24 Ekim 2009 Cumartesi

Bugun Son...

''ben'' uğraşıyorum onunla
Ama o da benimle uğraşıyor daha cesurca..
Korkuyorum..
İntikam almasından benden
Korkuyorum..
Üzmesinden yine beni
Savasmıyorum...
Sende bırak artık ''ben''i boşluğa...
Öldür hayatındaki ''ben'' değerlerini acımadan daha fazla...
Ve at adımını sen de ''ben''sizlige hayatta...
Hosgeldin...
Hosgeldin bensiz zamanlara,dünya...

Artık yazmasam mı...

16 Ekim 2009 Cuma

Büyüdüm..Büyüdük...


Büyümek...
Ah şu büyümek...
Pembe dünyamızdan karanlıklara geçişimiz.

Ne çok isterdik büyümeyi. Bilmezdik ki;aslında çocukluk dünyanın en güzel eğlencesi.

Büyüdüm ! büyüdük... Hayat çıktı karşıma acımasızca.. Sert bir şekilde vurdu kendini önce suratıma... Biseyler fırlattı bana güven,ask,arkadaslık,aglamak yazıyordu üstlerinde her birinin. 'Ne bunlar' diye sordum korkarak.. Cevap verdi o tanımadıgım ses 'Büyümek'.. Ne yapacagımı sordum cevap vermeden cekip gitti usulca.

Yıllar gecti..  Simdi anlıyorum,biliyorum hepsini;neden hayatımda olduklarını.

Önce 'güven' geldi yanıma.Sırtıma sert bir darbe indirerek 'kimse.unutma,hiç kimse ' dedi...

Aglamayı da ogrendim sayesinde.Hic biseyin farkında olmayan o masum gözlerimizden akan yaslarmıs meger.

'Peki ya ask mı '
İste o,onun ne oldugunu cok iyi biliyorum simdilerde. Tıpkı 'hayat' ın sert darbesi gibi o da kalbime attı en büyük darbeyi farketmeden.
Yanıyor... O yandıkca daha da acı cekiyor bedenim...

Evet simdi bıkmaktayım kendimden.hayattan,herseyden...

Savasmak mı ? Iste o tam bana goreydi. Ama ben biliyorum ki artık onunda faydası yok büyümek denen oyunda.

Ben büyüdüm...Büyüyorum... Aklım büyüyor..Kalbim büyüyor.. Siz büyüyorsunuz..

   *Ama 'acı'  ...
           O daha da cok büyüyor....

6 Ağustos 2009 Perşembe

BeN

Ben yine aynı ben'im, hep olduğum gibi renksiz, sade ve karamsar..
Küçük şeyler sevindirmiyor ruhumu...
Tekdüze muhabbetler, ortalama notlar, samimiyetten uzak sesler, suratlar, arkadaşlar...

Hayat; akıntısız bir su birikintisinden ibaret burada !
Her gün birbiriyle eş,her yaşanılan an birbirine o kadar benzer ki... Gün içinde yaptığım faaliyetlerin ne sırası değişiyor, ne yapılış şekli, ne de zamanı...Her gün aynı saatte, aynı servise binmek üzere çıkılan, aynı yürünülen yol,serviste görülen aynı yüzler.. Sanki hocalar bile aynı konuyu anlatıyor..
Her konu aynı biçimde anlatılabilir mi ? Bizim hocalar bu konuda gayet başarılılar !
Ne yazılabilir ki geleceğe dair ? Şu an önümdeki en az dört okul yılını görüyor gibiyim...Değişen sadece derslerin adı, hocalar ve ders yerleri olabilir..Geri kalan her şey yine aynı olacak tahmin edebiliyorum şimdiden..
Ben yine yalnızlığıma üzülecek, yalnız kaldığımda ağlayarak şarkı söylecek,sınav günleri oturup saçmasapan şeyler karalayacağım defterime...
Yine kimse görmeyecek yanağımdan süzülüp kalbime inen yaşları,anılarımın canımı yakışını, monoton hayatımı...
Yine çok mutlu sanacaklar, gülen yüzüme bakarak beni..
"Senin gibi olabilsek keşke" diyecekler...
Yine hayatla dalga geçen, hiçbir şey umurunda olmayan biri gibi görecekler biliyorum...
Biliyorum..Bunları bir ben bileceğim yine..
Ve yine..Bana ben kadar yakın biri bulunmayacak hayatımda..Zaten ne dün vardı, ne bugün ne de yarın olacak biliyorum... !!!

25 Haziran 2009 Perşembe

İyi Gece(ler)

Taze derin bir uyku mudur iyi,güzel bir gece

Yoksa sevdigini doyasıya düşündüğün icin mi güzel olur o sessiz karanlık...

Tum gerceklerden uzaklasmak mıdır bizi geceye sürükleyen..


Sessizligi dinlerim


Dertsiz masum olan sessizligi...


Sonra doyasıya izlerim yıldızları ve aydedeyi..



Cunku bayılırım herkesin derdini dinlemesine ragmen her gun bıkmadan dogan aydedeye..

Bigun banada anlatsa nasıl basarabildigini bunu..
Ogretse herkesi dinleyip sakinlestirmeyi,
Hepimiz sevip birbirimize kutup olmamıza ragmen hepimizi idare etmeyi..
Ahh...


Ama yok o da yaranamamıs iste...


Bi iyi geceler diyen bile yok ona.

Oysa asıl ona lazım degil mi huzurlu bi gece..

Bırak biz nankör insanların derdi tasasını



hadi iyi geceler ay dede...

5 Nisan 2009 Pazar

Son Mektup...


Merhaba Kelebeğim,
Kelebeğim derdim ya sana hep, hiçbir şey değişmemiş gibi seslenmek istedim sana. Sen sonsuzluğa ulaşmışken bile…
Yaralıydın, ellerimde çırpınıyordun sadece. Uçamıyordun… Hatırlıyor musun sorardım hep sana ‘Bir gün beni bırakıp gider misin? ’ diye. ‘Asla. Seni bırakmak, kendini bırakmak .’ derdin sen de. İnanırdık buna. Oysa ikimiz de bilirdik, herkes gibi senin de bir gün kanatlanacağını…
Hayat damarlarımdan biriydin, her şeyimi paylaştığım can damarlarımdan biri… Sonsuzluğunu öğrendiğim o gün, üzüntümü paylaşmak için geliyordum hayat kelebeğime… Buz gibiydi hava, iliklerime kadar ıslatmıştı yağmur beni. Ama üşümüyordum... Kanatlarınla olmalıydım. Onlarla beraber gökyüzüne uzanmak bir bulutun üzerinde duraklayıp kanatlarını ıslatmalıydım… Fark etmemiştim ama karanlıktı o gün her yer. Hiç bilmediğim bir karanlıktı bu. İçim büyük bir hevesle kapınızı çalmak isterken ellerim bir türlü tıklatmıyordu kötü haberle aramızdaki kara kapıyı. Düşünüp dururken eşikte, kapı kendiliğinden açıldı ve seni sormama fırsat vermeden ‘ Gitti! ’ dedi tanımadığım kötü bir ses, ‘ O gitti! ’ … Çaresiz ve aciz bir şekilde kalmıştım. O an hoş geldin demiştim, kanatsız karanlık dünyama…
Yarıda bırakıp gittin oyunu. Derdin ya hep ‘ Hayat denen oyunda, aslolan yalnızlığımızdır. Kimseye bağlanma.’ Ben de hiç ciddiye almazdım seni. Yapayalnızım işte şimdi. Nasıl da bağlanmışım sana… Şimdi kiminle neşelendireceğim bu umutsuz beni? Çocukça olduğunu bile bile kiminle camlara top atıp kaçacağım? En zoru da ne biliyor musun? Hayat damarlarımdan biri kopmuşken nasıl duracağım dimdik ayakta?
Sadece senin gözlerin anlardı beni. O kadar emindim ki, gözlerinin sadece benim olduğunun ve hep yanımda kalacaklarının yalanından. Aklımın ucundan bile geçirmezdim o gözlerin bir gün söneceğini…
Sonsuzluğa ulaşmış bir sen, elinden hiçbir şey gelmeyen bir ben varım şimdi. Evet, inan! Elimde değil, o çok sevdiğimiz yağmurda gözlerimden akan karanlıklar. Elimde değil hayatımdaki boşluklar, haykırışlarım, can çekişlerim…
Şu an yalan olsa tüm imkânsızlar, diriltsem seni, başlasak sil baştan… Boş, bomboş bir hayal biliyorum… Bir ihtimal daha var ama. Kelebek olmuşsundur belki. Yanı başımda uçan kelebeklerden birisindir sen de.
Sonsuzluğuna mektubum oldu bu. Çevremdeki herkes unuttum sansa da, yanımda uçan o masmavi kelebeğin sen olma hayali, unutturmayacak asla seni.
Yarım kalmış olsak da, son defa hoşça kal. O muhteşem kanatların, hayat denen acımasız yolda uğurum olsunlar benim…
Hoşçakal İmkânsız Kelebeğim

14 Mart 2009 Cumartesi

Karanlıgın Renkleri..

Hayaller kurardım ben kucuk bir cocukken. Penceremden yagmuru izlerken cok uzaklara gotururdu beni,o bulutlu gokyuzu... Bazen dısarda o muhtesem yagmurun altında doyasıya ıslanmayı,bazen de buyumeyi hayal ederdim... Buyumek cocuklugumuzun en buyuk,en guzel ve en populer hayaliydi...

Peki neydi bu buyume hevesi ? Gunesi daha mı parlak gorecektim ne? Yagmur daha mı guzel ıslatacaktı beni ? Ahh ne bos hayaller kuruyormusum meger !

Cocuktum iste.Daha hic bir seyin farkında olmayan,oyuncak bebekleriyle oynayan,kucuk bir cikolataya herseye kanan,buyumeyi merak eden ve zamanın hızla akmasını bekleyen kucuk,aptal,saf bir kız...

Henuz dunyanın siyahlarıyla tanısmamıs bir ben vardı ortalıkta...bembeyazdı gunlerim,hatta gecelerim..

Hayatın tum karanlıgına adım atmak istiyormusum meger...
En buyuk hayalim gercek oldu iste,buyudum..! Once bebeklerimi aldılar elimden,balonlarımı...Gulumsemelerimi bile caldı beni benden alan buyumek..

Sonra hayatı koydular karsıma 'buyumek istersin ha,al' dercesine.Tanıstım o an iste karanlıgın renkleriyle! Gunduzlerim bile simsiyahtı artık,her gun dogan gunese karsı ragmen simsiyah...Daha farklı bi gunes dogmalıydı,daha baska.Hayat gunesim belki de ... Hep hayalimdi aslında bu karanlık ama hayallerime bile sıgdıramamıstım bu buyuk boslugu.Kendi kendimi attıgım bu dipsiz kucuk kuyuda karanlıkla savasıyorum iste simdi. Giderek daha da vuruyorum dibe,buyumus bir kız olarak...

Buyudum iste,evet ! Simdi hayallerim bambaska.Geri donmek istiyorum aydınlıgıma ! O pembe,kucuk,renkli dunyama...

Peki ne yapmalı ? Gemi coktan batmıs,kaptan gemiyi batırmıs.. Can kurtaranları gordum once.Yolcuları kurtardılar ama beni burda bıraktılar.Yapacak bisey yok ! Kaptan bunu kendi istedi,yelkenleri kendi indirdi ! Bu yuzden uzulmeli.Kaptan kendini batırdı...

22 Şubat 2009 Pazar

''Belki''


Nereye kadar peki? Hangi noktaya kadar ''belkilerle'' kandırabilegiz kendimizi? Çoğu hayallerimizin gerçekleşmedigini göre göre ne zamana kadar canımızı acıtabilecegiz daha ?

Hiç vazgecmiyoruz umut etmekten,hayallere dalıp gitmekten...
Hep en güzeline ''Belki'' diyoruz...sanırım kendimizi ''mutlu olma'' umudundan alıkoyamıyoruz...Ve gerçekleşmedigindeyse...

Kücük bir cocukken sokaktan gecen elinde rengarenk balonlarıyla gecen baloncu amcayı görürdük.En parlagı dikkatimizi cekerdi hemen;o balonla oyunlarımızı oynamak hayali uzaklastırırdı bizi bir sure her seyden.Birden ses verirdik ''Anne/baba baloon!''.kim belir belki alırlar hevesiyle.Bizim o masum sesimize dayanamayan annelerimiz/babalarımız bazen istemeyerekde olsa balonu alırlardı.Hem de en parlak,en guzel olan o kıpkırmızı balonu...Alınan balonunda verdigi buyuk mutlulukla oyunumuza dalardık yeniden.Tam her şeyin tadını çıkarırken,zevkine varıyorken balonun,puff....Balon patlar..! Tam deli dolu olacakken,suratı asık,mutsuz bir cocuk oluverirdik.

Oysa n'olurdu kaptırmasaydık bu kadar kendimizi? Yine kucuk bir umudumuz olsaydı bir kosede,gerceklesmese bile üzülmezdik kucuk oldugu icin,büyük hayal kırıklıklarına yol acmazlardı bizlerde...

İste daha kucuk yasta ogretmeye calısmıslar bize,hayatta her ''belki'' nin mutluluk getirmeyecegini..Ama biz 15 yıldır hala anlayamamısız her balonun bir gün sönecegini...

Daha az ''Belki'' daha az hayal kırıklıgı sanırım,daha cok mutlu olma hayalidir ''belki'' de...

13 Şubat 2009 Cuma

İste Budur Ask...

Gözlerine daldıgımda anlıyorumki
Hata yapmısım seni severek...
Hayatımdaki en güzel hatayı...
Bazen,benim olamayacagın ihtimali düsündürüyor beni
O an sanki kızgın bir demir dolasıyor tüm vücudumda,canımı yakıyor...
Bazense,küçük bir çocugun pencereden yagmuru izledigi gibi merak ve zevkle gözlerine dalma ihtimali...

İhtimaller denizinde yüzüyoruz genellikle.Bazen sonunu bile bile ''yine de bir ihtimaldir'' diyoruz.Bazense gercekten umut ederiz,sevdigimiz icin...Beraber ayakta kalabilmek icin...
Bir an duraksıyoruz sonra,bize olanları düsünüyoruz.Neler yapmısız ''Ask'' icin...Once mantıklı geliyor bir cogu ama sonra farkediyoruz cok sacma seyler,gereksiz...Peki ''neden'' diyoruz.Çünkü, '' Ask'' böyle bir sey ;insanı aptallastıran,bazen sevindiren coğu zaman üzen...hayattaki en guzel ama bi okadarda garip bir hayat terimi=''Ask''...

''Gunes'' ten önce dogmak... '' Ay'' dan önce gözlerini kapamak...

İste Budur ''Ask''...

18 Ocak 2009 Pazar

Oynanan Senaryolar...

Benim hikayelerim...senaryosunu bir türlü yazamadığım ama her sahnesinde oynamak zorunda olduğum...Perdelerimin rengi hep siyah...Oyunlarımın konusu hep güven sonu ise hep mutsuzluk.rolüm hep aynı:Her defasında güvenip sonra ağlayan aptal kız.
Ilk defa oynarken bu rolü çok zorlanmıştım sonra fark etmeden ezberlemişim ve simdi rahatım cunku unutmadım hiç rolümü;hep güvendim hep yanıldım=aynı.cevremdekiler de bıkmadı sanırım aynı rolden.bıkmadan usanmadan hala aynı perdedeler.tebrik ediyorum onları bu ''acımasızlık'' duygularından dolayı...Ama benden pes artık perdelerimden de oyunlarımdan da çok sıkıldım...Yani yetmedi mi ,hala anlamadı mı insanlar alması gereken dersi...ben çok sıkıldım bu oyundan...
Artık ''Gidiyorum ben hocam'' demek istiyorum...
Ama yapamıyorum !
Neden mi?
ben kimseyi bırakamıyorum...her ne kadar vurulunca acı duysam da hiçbir zaman hiç kimseyi vuramıyorum...

17 Ocak 2009 Cumartesi

Farkındayım,hem de fazlasıyla...

Evet farkındayım ''Hayat zor''
Ama yapamıyorum,savasamıyorum...
O derin kuyulardan çıkamıyorum artık
Aldığım kararlar hep pişmanlık getiriyor bana
İstemiyorum pişmanlığı yanı başımda
ama olmuyor...

Kabullendirsem de bazen kendime
''Herşeye rağmen hayat yaşamaya değer''...
Hayır...izin vermiyor bi süre sonra bazı şeyler buna
Ve açıkçası korkmuyorum desemde hep,korkuyorum hayattan
hem de deli gibi korkuyorum...
hep kötü düşünüyorum hikayelerin sonunu...
gülümsemem gereken yerde bile beceremiyorum artık

kabullendiriyorum kendime
benim sahnemdeki oyunlar hep karanlık...
benim oyunlarımın son perdelerinde ışık yok artık
şimdi oldugu gibi,herkes ne görmek isterse onu görecek karanlığımda...

16 Ocak 2009 Cuma

Eyvallah


...Peki kimin için bu gözyasları
kimler için...?
Dostum sandığım ama aslında düşmanım olanlar,
beni hep hayal kırıklığına uğratanlar için mi?

Acıyorum kendime binlerce kez
ne kadar aptalmışım meğer
kimse yanında istemiyormuş beni,
hep aldanmışım...
şimdi kim yanımda benim

Eyvallah deme zamanı çok yaklaşmış meğer
Bu kez dönmemek üzere eyvallah demek lazım...

bitti

bir yılı geride bıraktım şimdi
iyi ya da kötü,mutlu yada mutsuz...
kaybettiklerimle veya kazandıklarımla
koskocaman bir yıl bitti

Bu yıl en büyük kararları hep hayat verdi,son noktayı hep o koydu.Ama bu kez ben bitirmek istiyorum yazdıklarımı hayat değil!
''iyi yada kötü bitti.Peki ben yeniden başlamak istiyor muyum?

evet.sanırım bu kez gercekten istiyorum yeniden baslamayı.yeni baslayan hikayelerimde mutlu olmak istiyorum.
Hayat,belki karanlıktayım ama sesimi duyurabilirim.Bu kez pes etmek yok kolay kolay.O karanlıkta boğulacağımı bilsem dahi sesimi duyarmaktan vazgeçmiycem.Çünkü senin temelinde bu vardı;sesini duyaranlar haklı oldu hep.Karşıma hangi engeli koyarsan koy bu kez vazgeçmek yok kolay kolay!

İyi misin

''İyi misin'' diyorlar
bilmiyorum ki...

sonra düşünüyorum,
soruyorum kendime ''iyi miyim''
karar veriyorum iyi değilim
hayattaki en değerli şeyim iyi değilken
ben nasıl iyi olabilirim ki
o iyi değil:
çok kırıldı,çok üzdüler onu,çok canını yaktılar...
ve o tüm bunları benim yaptıgımı sanıyor
sonra,istemiyor artık beni...
Oysa ben,ben hiçbir şey yapmadım
hep intikam peşinde olanlar,işte onlar ...

7 Ocak 2009 Çarşamba

Hep yanındayım...

Hayat zor
Farkındasın bunun
Ama olmaz böyle
Susarak...
Kabullenerek...
Aldığın kararların arkasında dur her zaman
Ve hiç pişman olma söylediklerinden
Yaptıklarından...
Hiç vazgeçme sevmekten,inanmaktan...

Güveni yıkılabilir insanın onlarca kez ama güvenmektende vazgeçme,çünkü güven insanlar arasındaki ilişkilerden,ilişkileri oluşturan bağların en kalınıdır...olmazsa olmaz(dır)...

.....

(Jeran'a Teşekkürler...=) http://jeran-jeran.blogspot.com/ )

Monotonluk Maratonu





demiştim ya ''bir anda bıkarsın hayattan''
bunaldım yine...
karanlık perdelerimde hep aynı sahneler
monotonluk maratonu ağır geliyor artık
dinlediğim kaset başa sardı yine
ama ben dinlemek istemiyorum bu kez
sussun...
sussun ve beni karanlığımda kaybolmaya bıraksın
kimse koşmasın peşimden yakalamak için
istemiyorum
anlasınlar artık,ağlamaktan çok sıkıldım...

hayat,anlamsız bir şaka gibi
ve beni o oyunun içinde uyutmuşlar
ne yaparsam yapıyım,
uyanamıyorum bir türlü,
o karanlık ve sonsuz uykumdan...

Bir anda...

Herşey bir anlık ya hayatta:
Bir anda gülümser,ağlarsın
Bir anda bıkarsın hayattan
Bir anda uzaklaşır herşey

Bir anda vazgeçersin herkesten
Sanki gidişin yokmuş,
Dönüşün yokmuş gibi
Çaresiz hissedersin kendini
Aciz ve Çaresiz